6 Nisan 2010 Salı

Doğa insan çelişkisi

Tek tanrılı göksel dinlere geçtiğimizden beri, doğaya tapmayı bıraktık. Doğayı yüceltmeyi bırakıp, sömürmeyi son sürat hızlandırdık. Biz dünyadaki diğer her şeyden üstün olduk, kendi aklımızca. Sanayi devriminden sonra öyle bir ürettik ki. Her şeyi ürettik, ham maddeler bitmez dedik, bittiler. Dünya bitmez dedik, bitiyor. Yeni gelen kuşak, kurak hiçbir işe yaramaz bir dünyaya doğuyorlar. Doğdukları dünyada doyamayacaklar. Dünya için kanser gibiyiz. Dünyayı yedik bitirdik.

Hastalıklı bir türün son dönemleri. Doğaya verdiğimiz tahribattan dolayı kıtlık ve kuraklığa çok uzak değiliz. Su savaşlarına, kuraklıktan kaynaklı savaşlara çok fazla zaman kalmadı. Lüks maddeleri için savaşmaktan, daha rahat yaşamak için olan savaşlardan, hayatta kalma savaşlarına geçmemize az kaldı. Açlığın ve susuzluğun beyinde yarattığı tahribatla bir haftalık su veya yemek kaynağı ele geçirebilmek için, "toplulukların" bir birine nükleer bombalar attığı bir dönem geliyor. Küresel iklim değişikliği konusu 1992 de ilk defa (bilim adamları dışında) gündeme gelip 1997 de Japonya'nın Kyoto şehrinde bilim adamları arasında konuşulan bir konudan, devletler arasında konuşulan bir konu haline dönüştürdü. On sekiz sene geçti bildiğim. Bilmediğim yani bilim adamlarının bu konuda daha evvelki çalışmaları ise ayrı bir konu. On sekiz senede dünyada yaşayanlar olarak bu konuda bir şeyler yapabilecek tek bir tür var: İnsan. On sekiz senede bu konuda hiç bir şey yapmayan bir tür var: İnsan. Bu konuda her şeyi şimdi yapmaya başlasak. Şimdiden acı bir fren yapsak. Türümüzün devamlılığını "Belki" sağlarız. Başımıza büyük bir felaket geldikten sonra acı bir fren yaparsak "Belki" insan dışındaki birçok gelişmiş türün devamlılığını sağlarız. Nükleer bombalar işin içine girerse dünyada devam edebilecek tek canlılık, tek hücreliler ve belki çok eski zamanlardan beri yaşamayı başaran, her tür dünya koşuluna alışkın bazı çok hücreli canlılar olabilir.

Benim insan türünün devamlılığına dair çok fazla umudum yok. Belki çok hücreli bazı az gelişmiş canlıların devamlılığı için bir şeyler yapılabilir. Nükleer silahlar konusunda ve savaşlar konusunda bir geri adım, dünyada memeli cinsinden bazı bize yakın akraba canlıların bile hayatta kalmasını sağlayabilir. Doğa anasına tecavüz eden çocukların alacağı bir ceza vardır. İğdiş edilmek. Artık soyları tükenecektir. Özellikle bizim varlığımızı sağlayan çok hücreli canlılar, omurgalılar, memeliler bundan en fazla zarar görecek canlı türleridir.

Canlılar için üremek çok tehlikeli bir harekettir. Her zaman ölüm riski taşır. Doğa anamız üremek istedi. Bizler onun üreme hayallerindeki en büyük etken olduk. Başka gezegenlere gitmeyi bile başardık. Oralarda yaşamayı başarabilseydik, annemiz olan dünya üremiş olacaktı. Her canlı gibi dünya da üreyebilmek için büyük bir riske girmiş, bunun sonucunda yaşadığı başarısızlık onu yıkmıştır. Bu yıkım ona çok büyük bir tecrübe olmuştur. Belki bizlerden sonraki türleri oluştururken bu tecrübesi sayesinde daha özenli olacaktır. Dünya anamızın üremek için özenle hazırladığı ve kanlar içinde bünyesinden uzaklaştırdığı yumurtasının bir parçası olarak, bir daha ki yumurtasını döllemesi tek temennimdir.