9 Temmuz 2010 Cuma

Referandum yaklaşırken

iki ile üçü toplarsak sekiz eder. Birde iki ile ikiyi çarparsak dört eder. Şeklinde birkaç tane şeyi nasıl oluyorsa üçü bir arada kahve gibi önümüze sunacaklar. Bende salak yerine konmaktan sıkıldığım için oy moy vermeyeceğim. Evet diyerek bir diktatörlüğün altyapısını oluşturmanın vebalini istemem. Hayır diyerek bir dizi özgürlük silsilesinin başka baharlara ertelenmesinin vebalini almak istemem.

Oluşturulabilecek en iyi alternatif bu maddelerin teker teker oylanması olabilir. Bu alanı biraz mercek altına almak isterim. Parlamento çatısı altında toplanmış kitlelere bir bakalım. İktidar zaten iki kere iki dört eder diyerek zokaya yemini koymuş, yemi yutalım diye denize atmış durumda. İki ile üçü toplayınca sekiz edeceği durumu da yersek zokayı tam yutmuş ve avlanmış olacağız. Bu anlamda iktidarın zaten planını değiştirmek gibi bir niyetinin olmadığı ; anayasa referandumunu parça parça sunmak gibi bir niyetinin olmadığı çok açık. Parlamento içindeki muhalefetlere bakacak olursak. Kendi güçleri ile referandumu parça parça yapacak güce sahip olmayan parlamento muhalefeti, güçlerini artırabilmek için halk hareketi gerçekleştirebilirler. Lakin bu hiçbir şekilde işlerine gelmez çünkü. Anayasaya sıkı sıkı bağlanmış güçlü bir halk bu maddeleri umursamaz bile. Parlamentodaki muhalefet yapısının hiçbir şekilde işine gelmeyecek anayasal değişikliklerin sesi çok yüksek çıkar. Hadi bunları geçsek bile, desek ki parlamentodaki muhalefetin tek başına buna gücü olsa bile, yarın öbür gün iktidara geçmek gibi bir durumda karşılarında bilinçli bir halk isteyen bir parlamenter muhalefetin var olduğunu düşünmek ne kadar mümkün...