30 Mayıs 2011 Pazartesi

Erkek egemen ve Kadın egemen Toplum

Egemenliğin ortadan kalktığı bir dünya düşü içinde toplumdaki en temel ve en öncelikli egemenlik problemine bir göz atalım.

Şu an dünyadaki savaşların en büyük sebebi hiç kuşku yoktur ki erkek egemen yapıdan kaynaklıdır. Cinsiyetler arası egemenlikte erkeklerle ilgili en büyük sorunsal soyun devamı ile ilgilidir. Erkek soyunun devamını garantileyebildiğini anlayabilmek için kadını kendisine bağlamak zorundadır. Başka bir erkek soyunun devamının garantisini engelleyecek en önemli faktördür. Kadınlarda ise böyle bir sorun yoktur, doğurduğu çocuğun kendisine ait olduğu garantidir, soyunu devam ettirebilmesi için kısır olmaması yeterlidir. Soyun devamlılığı için süren mücadelede erkek egemen kültür içinde erkekler arasında büyük bir kaos oluşmaktadır. Bu kaos erkeklerin birbirini ister istemez rakip olarak görmesini sağlamaktadır. Kadınlarda ise böyle bir sorun yoktur, bir çocuk doğurduğu taktirde kendi soyunu devam ettirdiğinden emindir.

Erkeklerin soyunun garanti altına alma isteği sonucunda oluşturulması gereken kompleks yapı, modern toplumun hem temelini hemde en problemli kısımlarını oluşturmaktadır. Erkek soyunun garantilenebilmesi için kapalı bir sistem oluşturmak zorundadır. Oluşturduğu bu kapalı sistem içinde soyunun devam ettiğine emin olur. Bu kapalı sistem bütün toplum ile bağını koparır. Klasik geleneklerden bakarsak; evlilik sırasında bekaretin öneminin en büyük sebebi doğacak çocuğun kime ait olduğunun bilinmesi arzusundan kaynaklıdır. Erkek egemen toplum içinde bir kadın benim çocuğumu taşımayacaksa ne benimle evli olmalı nede yaşamalıdır anlayışına kadar gitmektedir. Bu kopuk bağlar ile gelişen toplum diğer insanlarla yabancılaşmaya ve ötekileştirmeye karşı kapılarını sonuna kadar açar. Kendisine akraba, yakın mesafelerde olan, aynı kültürden, dinden, milletten olan kadınların öteki erkekler ile ilişkilerini kısıtlama arzusu oluşturur. Kadınlar üzerinde cinsel kısıtlamalar oluşturur. Cinselliğin kısıtlanması şiddet eğilimlerinin artmasına ön ayak olan en önemli faktörlerden biridir. Bu sıkışmalar ve topumun zorunlu kıldığı kapalı sistemin düzenlenmesi çok ağır bir yük haline gelir. Sıkışmalar ve yüklenen ağırlık ile şiddet eğilimi daha da sertleşir ve ötekileştirmeye ardından da şiddete sonuna kadar bir kapı aralar...

Kadının egemen olduğu kültürde ne gibi değişiklikler olur...

Kadınların egemen olduğu kültürde en başta soy devamlılığı sorunu olmadığından, kadınlar arasında bir rekabet söz konusu değildir. Kadınlar arasında rekabet olmadığı için toplumun kapalı bir toplum oluşturma zorunluluğu yoktur. Toplum içinde daha temelden bir çekirdek oluşmadığı, aile kavramındaki sınırlar erkek egemen yapıya göre daha saydam olduğu için; toplumsal alanda da sınırlar daha saydam hale gelir. Sert toplumsal ayrımlar oluşmaz. Toplumsal ayrımlar sertliklerini yitirdikçe sertlikler, şiddet ve savaşlar daha çok anlık reflexlere iner. Uzun süreli problemler yaşanmaz...